UNESCO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
UNESCO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Ocak 2013 Çarşamba

Unesco nedir?


Birleşmiş Milletler Beratının uluslararası işbirliğiyle ilgili 9. bölüm 57. maddesi uyarınca kurulmuş "Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı"nın (United Nations Edurational, Scientific and Cultural Organisation) kısaltılmış ismi. 14 Aralık 1946’da kurulmuştur. Teşkilat çalışmaları hakkında BM’ye rapor verir ve buradan teknik yardım görür. Ancak kendi organları, bütçesi ve diğer statüleri bakımından tamamen bağımsızdır. Bütün BM üyeleri devletler aynı zamanda UNESCO’nun da üyesi olabilirlerunesco
Teşkilat, yapı olarak BM’ye paralellik gösterir. Bir Genel Kurul, bir İcra Kurulu ve bir de Genel Sekreterlik bulunur. Her üye devlet, Genel Kurula beş delege yollar. Genel Kurul her iki senede bir takip edilecek siyaseti ve gelecek iki yıllık bütçeyi görüşmek üzere toplanır. Genel Müdür, İcra Kurulunu tayin eder, üye devletlere tavsiyelerde bulunur. İcra Kurulu senede üç-dört defa bir araya gelerek Genel Kurulda alınan kararların icrasını takip eder. İcra Kurulunun üyeleri Genel Kurul üyeleri arasından seçilir. UNESCO Genel Müdürü, Genel Sekreterliğin de başıdır. UNESCO’nun devamlı merkezi Fransa’nın başşehri Paris’tir.
UNESCO üyesi devletler kendi ülkelerinde devlet bünyesi dışında çalışan milli komisyonlar kurarlar. Bu komisyonlar UNESCO gayelerine uygun çalışmaların yapılması için hükumetle işbirliği yaparlar ve bu çalışmaların icrasını takip ederler.
UNESCO’nun gayesi; BM Anayasasında zikredildiği gibi, "adalete, ırk, cins, dil ve din ayrımı yapmaksızın herkes için insan hakları ve temel hürriyetlere cihanşümul saygıyı sağlamak, bunun için
eğitim, bilim ve kültür yoluyla devletler arasındaki işbirliğini geliştirmek ve bu yoldan barışın ve güvenliğin korunmasına katkıda bulunmaktır." Teşkilat Anayasasında açık bir şekilde belirtildiği gibi UNESCO’nun zor kullanarak değil üye devletlerin kendi istekleri doğrultusunda faaliyette bulunması icab etmektedir.

UNESCO’nun Faaliyetleri

Eğitim: Dünyada okul çağında olan çocukların yarısından fazlası tesis yetersizliği ve öğretmen azlığı dolayısıyla eğitimlerini yapamamaktadır. UNESCO’nun bu alandaki ilk çalışması, Latin Amerika ilk öğretimi için daha çok öğretmen yetiştirme ve öğrencilerin okul haricinde karşı karşıya geldikleri problemleri çözmeye yönelik olmuştur. Başarılı olan bu çalışmanın benzerleri daha sonra Asya ve Afrika’da da tatbik edilerek müspet neticeler alınmıştır. Bunların en büyüklerinden olan "Karaçi Planı" 18 devlet tarafından mali yönden desteklenmiş ve 200.000 Pakistanlı çocuğun mecburi eğitimi 1980’de tamamlanmıştır. Eğitimsiz yetişkinlerin sayısının okula gitmeyen çocuklardan çok fazla olması UNESCO’nun bu alana da eğilmesini mecburi kılmıştır. Teşkilat her sene çeşitli devletlerdeki yetişkinlere "temel eğitim" kursları vermektedir. UNESCO’ya bağlı "Education Clearing House" Paris’te çalışmakta, ilgili konularda malumat toplamakta,eğitim istatistikleri yapmakta, burs dağıtmakta ve üç senelik yayın organı "World Survey of Education"ı çıkarmaktadır.
Tabii ilimler: UNESCO’nun bu alandaki en mühim vazifesi araştırmalarda milletlerarası işbirliğini tesis etmektir. "Kurak Bölgeler "programı 1957’de teşkilatın en büyük projelerinden biri haline gelmiş, kurak ve yarı kurak arazilerin tarım alanları haline getirilmesinde çok faydalı bir rol oynamıştır. Bu kuruluşun diğer bir mühim çalışması da Avrupa Nükleer Araştırma Konsülü’ne (CERN) nükleer enerjinin barışçı maksatlarla kullanılmasında yardımcı olmaktır. Teşkilat aynı zamanda gelişmiş-az gelişmiş bölgeler arasındaki bilgi alışverişine yardımcı olur.
Sosyal ilimler: Teşkilat sosyal ilimler alanında daha çok milletler arasında anlaşmazlıklara yol açan belli problemlerin çözülmesiyle meşgul olur. Hızlı sanayileşme ve gelişmenin meydana getirdiği sosyal problemler de mühim bir yer işgal etmektedir. UNESCO, aynı zamanda BM’nin arzusu üzerine ırklar üzerinde biraraştırma yapmış ve ilmi olarak hiçbir ırkın tabii bakımdan, yani yaradılış olarak diğerinden üstün olmadığına karar vermiştir.
Kültürel faaliyetler: UNESCO günümüzde milletlerarası sanatçılar ve bilginlerin kurdukları teşkilatları destekleyerek, ilmin ve değişik kültürlerin yayılmasına, ihtiyacı olanlara ulaştırılmasında mühim bir vazife görmektedir. Bu alandaki en mühim çalışmalar doğu-batı kültür değerlerinin incelenmesi konusu üzerinde yapılmıştır. Ancak çapı çok büyük olan bu araştırmalardan bir netice alınamamıştır. Teşkilatın aynı zamanda Milletlerarası Yayın Hakkı Antlaşması ve savaş zamanında kültürel eserlerin korunması konulu çalışmaları mevcuttur.
Kitle haberleşmesi: UNESCO bu alanda da ihtiyacı olan devletlerin, bu konuda imkanı olan devletlerden kitap, film vb. gibi malzemeleri ucuz almasını sağlayarak mühim bir vazife görmektedir. Teşkilat savaşlarda, sınırların belirlenmesinde arzu etmediği tarafta kalan şahısların yerinin değiştirilmesine de yardımcı olmaktadır.


Kaynak: http://unesco.nedir.

Resat Nuri Gültekin Kimdi???

Resat Nuri Gültekin'in  hayatı

 25 Kasım 1889’da İstanbul’da doğdu. 7 Aralık 1956’da Londra’da öldü. İlk öğrenimini Çanakkale'de Mekteb-i İptidai'de yaptı. Mekteb-i Sultani'de (Galatasaray Lisesi) ve İzmir'de bir Fransız okulunda öğrenim gördü. Sınavla girdiği Darülfünun-ı Osmani Ulum-ı Edebiyat Fakültesi’ni 1912'de bitirdi. Fransızca öğretmeni olarak Bursa Sultanisi'ne atandı. 1916-1919'da İstanbul'da Vefa ve Erenköy liselerinde müdürlük yaptı. 1931'de Milli Eğitim müfettişi oldu, bütün Anadolu'yu dolaştı. 1939-1943 arasında Çanakkale milletvekiliydi. 1947'de Milli Eğitim Başmüfettişliği'ne getirildi. 1950'de Paris'te Kültür Ateşesi ve UNESCO'da Türkiye temsilcisi oldu.
 1954'te emekliye ayrıldı. Bir süre İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Kurul üyeliği yaptı. Kanser tedavisi için gittiği Londra'da yaşamını yitirdi. Cenazesi İstanbul’a getirildi, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yazı hayatına Birinci Dünya Savaşı sonlarında başladı.
 İlk eseri "Eski Ahbap" isimli uzun öykü, 1917’de "Diken" dergisinde yayınlandı. 1819-1919'da Zaman gazetesinde "Temaşa Haftaları" başlığıyla tiyatro eleştirileri yazdı. Bu dönemde Şair, Nedim, Büyük Mecmua, İnci, Diken dergileri ile Dersaadet ve Zaman gazetelerinde yayınlanan öykü, roman ve oyunlarında kendi adının yanısıra "Hayrettin Rüştü, Mehmet Ferit, Cemil Nimet" gibi takma isimler kullandı. Mizah ve magazin yazılarını da "Ateşböceği, Ağustosböceği, Yıldızböceği" gibi isimlerle yayınladı.

1922'de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilen ve aynı yıl katip olarak basılan "Çalıkuşu" romanıyla ünlendi. Bu romanı önce "İstanbul Kızı" adıyla oyun olarak yazmıştı. O dönem koşullarında sahneye konulması olanağı çıkmayınca romana dönüştürdü. Türk edebiyatında gerçekçi romana yönelimin ilk örneklerinden olan Çalıkuşu, dili, anlatımdaki rahatlığı, duygusal yanlarıyla uzun yıllar güncelliğini koruyan bir eser oldu.

 Sinema ve televizyona da uyarlandı. Romanda, iyi bir eğitim görmüş ve bir aşk nedeniyle hüsran yaşamış İstanbullu genç öğretmen kadın Feride'nin tanıklığıyla Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki hali yansıtılır.
Farklı yaşam biçimleri, farklı anlayışlar, farklı gelenek ve görenekler, toplumsal çatışmalar Feride'nin gündelik yaşamı ve duygu dünyasıyla iç içe verilir. 
1927'den sonraki romanlarında da üslubunun temel yapısını değiştirmeden toplumsal sorunlara eğildi. Romanlarında sayısız insan tipi yarattı. Çoğunlukla erkek olan kahramanlarını, dış görünümlerinden çok psikolojik özellikleriyle yansıttı. Mizaha daha geniş yer verdiği öykülerinde de aşk, yalnızlık, fedakarlık, dostluk, ihanet gibi temalar kullandı. Anadolu gezileri sırasındaki gözlemlerini "Anadolu Notları" adıyla kitaplaştırdı. Öğrenciler için kitaplar yazdı, çeviriler yaptı.