Farabi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Farabi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Aralık 2012 Cumartesi

Farabi hayatı ve kimdir?

Farabi 

873(H.259) senesinde Türkistan’ın Farab şehrinde doğdu.

 Farabi İlk tahsilini Farab’da gördü. Arapça, Farsça, Grekçe ve Latince’yi çok iyi öğrenerek , Aristo ve Eflatun’un eserlerini defalarca okudu. Ebu Bekr Serrac’dan gramer ve mantık okudu.

Daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi ve Yuhanna bin Haylan’la birlikte çalıştı. Vaktini felsefi düşüncelerini kaleme almakla geçirdi. Kitaplarını Arapça yazdı. Bir musiki üstadıydı. Kanun adındaki çalığı aletini o buldu. Ayrıca rübab denilen çağlıyı da o geliştirip, bu günkü şekle soktu. Bir çok bestesi vardır. Matematikle de uğraştı.

 Farabai, ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium(üçüzlü) ve huatrivium(dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv, mantık, beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ise, ilimleri; fizik, matematik ve metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu, Avrupalı bilginler tarafından ancak on üçüncü asırda kabul edildi. Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıki izahını Farabi yaptı. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını, deneyler yaparak tespit etti. Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri de buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi, bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili eser yazdı. Aristo’dan sonra gelen bir felsefeci olarak kabul edildi. Eskiyi yeni felsefeye ustalıkla aktardı. Montesgieu, Spinoza gibi batılı filozoflar, Farabi’nin eserlerinin tesirinde kaldılar.
  başka bir kaynak
: Farabi (874 - 950)

Felsefenin Müslümanlar arasında tanınmasında ve benimsenmesinde büyük görevler yapmış olan Türk filozoflarının ve siyasetbilimcilerinden Fârâbî'nin, fizik konusunda dikkatleri çeken en önemli çalışması, Boşluk Üzerine adını verdiği makalesidir. Fârâbî'nin bu yapıtı incelendiğinde, diğer Aristotelesçiler gibi, boşluğu kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Fârâbî'ye göre, eğer bir tas, içi su dolu olan bir kaba, ağzı aşağıya gelecek biçimde batırılacak olursa, tasın içine hiç su girmediği görülür; çünkü hava bir cisimdir ve kabın tamamını doldurduğundan suyun içeri girmesini engellemektedir. Buna karşılık eğer, bir şişe ağzından bir miktar hava emildikten sonra suya batırılacak olursa, suyun şişenin içinde yükseldiği görülür. Öyleyse doğada boşluk yoktur.
Ancak, Fârâbî'ye göre ikinci deneyde, suyun şişe içerisinde yukarıya doğru yükselmesini Aristoteles fiziği ile açıklamak olanaklı değildir. Çünkü Aristoteles suyun hareketinin doğal yerine doğru, yani aşağıya doğru olması gerektiğini söylemiştir. Boşluk da olanaksız olduğuna göre, bu olgu nasıl açıklanacaktır? Bu durumda Aristoteles fiziğinin yetersizliğine dikkat çeken Fârâbî, hem boşluğun varlığını kabul etmeyen ve hem de bu olguyu açıklayabilen yeni bir varsayım oluşturmaya çalışmıştır. Bunun için iki ilke kabul eder:
1. Hava esnektir ve bulunduğu mekanın tamamını doldurur; yani bir kapta bulunan havanın yarısını tahliye edersek, geriye kalan hava yine kabın her tarafını dolduracaktır. Bunun için kapta hiç bir zaman boşluk oluşmaz.
2. Hava ve su arasında bir komşuluk ilişkisi vardır ve nerede hava biterse orada su başlar.
Fârâbî, işte bu iki ilkenin ışığı altında, suyun şişenin içinde yükselmesinin, boşluğu doldurmak istemesi nedeniyle değil, kap içindeki havanın doğal hacmine dönmesi sırasında, hava ile su arasındaki komşuluk ilişkisi yüzünden, suyu da beraberinde götürmesi nedeniyle oluştuğunu bildirmektedir.
Yapmış olduğu bu açıklama ile Fârâbî, Aristoteles fiziğini eleştirerek düzeltmeye çalışmıştır. Ancak açıklama yetersizdir; çünkü havanın neden doğal hacmine döndüğü konusunda suskun kalmıştır. Bununla birlikte, Fârâbî'nin bu açıklaması, sonradan Batı'da Roger Bacon tarafından doğadaki bütün nesneler birbirinin devamıdır ve doğa boşluktan sakınır biçimine dönüştürülerek genelleştirilecektir.