26 Aralık 2012 Çarşamba

Muhammed Ali Clay(Cassius Marcellus Clay)


Dünya Ağır Siklet Eski Boks Şampiyonu

Cassius Marcellus Clay


17 Haziran 1942 tarihinde ABD'nin Kentucky Louisville şehrinde doğdu. 12 yaşında boksla tanıştı. Kısa zamanda Natıonal AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası'nda amatör kayıtlara girdi. 1960 yılında Roma Olimpiyatları'na katıldı. 18 yaşında katıldığı ağır hafif siklette altın madalya aldı. Altın madalya aldıktan sonra şöhreti artmaya başladı. Profesyonel lige döndü.

1964 yılında 22 yaşındayken, S. Listori'u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Bu zaferden sonra müslüman oldu ve Muhammed Ali ismin aldı. Bir ara boksa ara verdi ama 1967'de tekrar döndü. ABD, Vietnam'da süren savaşa onu da asker olarak götürmek istedi. Vietnam'a savaşa gitmedi. Gitmediği için cezalandırıldı. Fakat sonra affedildi. 1974'te Foreman’ı, 1978'de L. Spinks'i yenip Dünya Şampiyonluğu unvanını geri aldı. Profesyonel döneminde sadece 5 kez yenildi. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu oldu. 37'si nakavt olmak üzere 56 madalya kazandı.

Parkinson hastalığına yakalandı. Şimdi bazı sosyal sorumluluk projelerine katkı sağlıyor.




HAKKINDA YAZILANLAR

Ringlerin Efendisi Muhammed Ali
İrfan Özfatura
Türkiye19 Mart 2004

Derin Amerikalılar Beyaz, Anglosakson ve Protestanlar) Müslüman olunca Ali’ye fena takarlar. Pentagon bile oyuna alet olur, onu “Y” grubunda olmasına rağmen “A” kategorisine alır ve “ivedi” kaydıyla Vietnam’a yollamaya kalkar. Şampiyon buna karşı çıkar “Vietkonglularla alıp veremediğim yok” der, “hem onlar beni hiç aşağılamadılar!”
“Aferin” dediğinizi duyar gibiyim ama adama böylesi çıkışların hesabını sorarlar. Onu apar topar ligten kovar, ünvanına ve lisansına el koyarlar. Ali’yi “vatan haini” ilan eder ve hiçbir eyalette maça çıkarmazlar. Yetmez, ona bir trafik suçu isnat eder, alelacele içeri tıkarlar. Federasyon medarasyon hikâye, garibim bir başına kalır, oturup derdine yanar.

Vietnam Savaşını ne hükümetler, ne de ordular bitirebilir, bu kirli kavgaya gazeteciler (özellikle foto muhabirleri) nokta koyar. Amerikan halkı napalm bombaları ile yakılan evlerin önünde ağlaşan bebeleri görünce “bu nasıl hürriyet” diye sormaya başlarlar. Savaş muhabirleri cinayet ve tecavüz vakalarını dökmeye başlar, Hollywood mevzuya el atar. Sivil toplum örgütlerinden “niye savaşıyoruz” sorusu yükselince derin devlet tükürdüğünü yalar.

Kelebek gibi uçar...

Muhammed Ali, bokstan koptuğu yıllarda üniversite üniversite dolaşıp konferanslar verir, mevzu boks olsa da yeri geldikçe İslâmiyet hakkında birşeyler anlatmaya çabalar. Ağalar bu faaliyetten çok rahatsız olur, “boksla uğraşsa daha iyiydi” demeye başlarlar. Birkaç maç sonra silinip gideceğine inandıkları için Ali’nin lisansını iade eder, ringlerin yolunu açarlar (1967).

Ve Ali şovları tekrar başlar. Şampiyon, rakiplerine sürekli lâf atar, basın mensuplarının huzurunda madara etmeye bakar. Bu tavır organizatörlerin de işine gelir çünkü gerginlik arttıkça hasılat “tavan” yapar.

Ancak birileri Ali’yle uğraşmaktan caymaz, karşısına dik yokuşlar çıkarırlar. Kâh “komünizm propagandası yapmaktan” soruşturma açar, kâh “ırkçı ve ayrılıkçı” diye yaftalarlar. Bir ara zenci çocukları için (içinde okul ve mescid olan) bir külliye yaptırmaya kalkar ama ona hiçbir banka kefil olmaz. Kimseden teminat mektubu alamaz. Dahası bomba ihbarları ile huzurlarını kaçırırlar.

Arı gibi sokar...

Ali, baskılara rağmen geri adım atmaz. Aksine “ben bir din savaşçısıyım, gücümü Kur’an-ı kerimden alıyorum” demekten kaçınmaz.

Ringteki zaferler zincirine Jerry Quarry’i yenerek başlar. Ancak Joe Frazier ile yaptığı maçı üstün bitirmesine rağmen hakemler rakibinin elini kaldırırlar. Bakın şu aksiliğe ki Ken Norton ile yaptığı maçta çenesi kırılır, maçı bırakmak zorunda kalır. Herkes Ali’nin bittiğini söylerken Frazier’i eze eze yener ve rövanşı alır. Ardından Zaire’de insan azmanı George Foreman’la karşılaşır. Foreman girdiği ormanı baltayla kıymık kıymık edip bitiren bir insan azmanıdır. Ali, maçtan bir ay evvel Kinşasa’ya yerleşir ve halkın sevgisini kazanır. Onları arkasına alır ve boksörlere ders olarak okutulacak bir taktikle Foreman’ı dağıtır. Rakibini 7 raund yorar, 8. raundda saldırır ve zemine uzatır. Ertesi sene Manila’da 25 bin kişinin önünde Frazier’le karşılaşır. Bu ölümüne bir maçtır, 14 raundun sonunda ikisi de perişandır. Ancak Frazier’in şuuru bulanınca Antrenörü Eddie Futch maçtan çekilir unvan Ali’ye kalır.

Yeni bir çığır açar...

İnsan bu, her zaman mükemmel olamaz ya. İşte hanımı Belinda Boyd’dan ayrılıp Veronica Porsche ile evlendiği bunalımlı dönemde tecrübesiz rakibi Springs’e yenilir ve silbaştan mücadeleye atılır. 1978’de Dünya Şampiyonluğunu geri alır.
Profesyonel döneminde sadece 3 kez yenilen, Muhammed Ali, 36 yaşına kadar boks dünyasının efsane ismi olmayı başarır. 56 maçın 53’ünü kazanır, 37’sini nakavtla alır.

Ancak boksörleri bekleyen akıbet (parkinson) onu da yakalar. Dindar bir Müslüman olan Lonnie ile evlenir, Michigan’daki çiftlik evinde gözlerden ırak yaşar.

Bu arada beyazlar da değişir ya da “değişti” rolüne soyunurlar. Atalanta Olimpiyatları’nda meşaleyi yakma şerefini ona bağışlar ve nehre attığı madalyanın yerine, yenisini takarlar.

Ali iyi bir örnek olur. Ekonomi, sanat ve siyaset sahnesinde ağırlıklarınca yer bulamayan zenciler sahalarda boy göstermeye başlar, atletizm, boks ve basketbolda madalyalara el koyarlar…


HABER

Muhammed Ali'nin evi satışta
31 Ağustos 2012

Dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali'nin çocukluğunun geçtiği ABD'nin Kentucky eyaletindeki evi, şimdiki sahibi Steve Stephenson 50 bin dolara satışa çıkardı.

Evin değeri ise emlak uzmanları tarafından 23 bin dolar olarak hesaplanıyor.

Boksör Muhammad Ali; anne, babası ve erkek kardeşi ile birlikte yaşadığı Kentucky'deki evde, 12 yaşında boksa başladı.

0 yorum:

Yorum Gönder