23 Aralık 2012 Pazar

Paskal sözeri

Ölüme, yoksulluğa, bilgisizliğe çare bulamayan insanlar, mutlu olmak için bunları hiç düşünmemek gerektiğini anladılar.

Bilgili insan , diplomalı olan değil , istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemeden elde edebilendir...
İnsanlar pek çok şeyi öğrenmişler; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi... fakat çok basit bişeyi öğrenememişler insan gibi yaşamayı.

Ölümü düşünmek ne kadar tehlikesiz de olsa, ölümü hiç düşünmeden ona katlanmak daha kolaydır.

Bir yapıt oluştururken en son bulduğumuz şey, en başa neyin konulması gerektiğidir.

Düşünce gücümüz arttıkça, özgür insanların çoğaldığını görürüz. Basit insanlar, kişiler arasında bir ayrım görmezler.
Bir adamı gördüğümüzde kitabını anımsıyorsak bu kötüye işarettir.

Kalbin mantığa sığmayan, apayrı bir mantığı vardır

Yüreğin kendi aklı vardır, aklın hiç bilmediği.

Başkalarının fikirlerine göre yaşarız. Hayali bir

 hayat yaşar ve bu amaca uygun görüntüler yaratırız. Yine de güzelliğin peşinde koşarken ve bu imgesel varlığı korurken sahici olan her şeyi savsaklarız.

Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.

Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiç bir zaman anlayamaz.

Beni daha önce bulmuş olsaydın, aramazdın...

Gerçek, onu öğrenen için, onu söyleyenden daha yararlıdır.

Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği Allah gerek.

Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.
Genellikle, başkalarının bulduğu nedenlerdense kendi bulduğumuz nedenlerle daha kolay ikna oluruz.

Şairlerin, sevgiyi kör olarak göstermeye hiç hakları yoktur: sevginin gözündeki bağ çıkarılmalı ve görme gücü bundan böyle ona geri verilebilmelidir.
Şöhret o kadar tatlıdır ki, onunla ilgili olması kaydıyla, herşeyi severiz ölümü bile.

İnsanlığın bütün sorunları, kişinin tek başına bir odada sessizce oturamamasından kaynaklanır.

İyilikler iade edilebilme sınırı içinde kaldıkça hoşa gider, bu sınırı aşınca şükranın yerini nefret alır.

Papağan, temiz de olsa gagasını siler.

Yasama güçsüzleşince, ahlak dejenere olur.

Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.

Bana öyle geliyor ki Sezar gidip dünyayı fethederek eğlenmek için fazla yaşlıydı. Bu tür bir eğlence Auguste ve İskender’e uygundu: durdurulması zor, genç insanlardı onlar, ama Sezar sanrım daha olgundu.

Kendileri hiç de hayranlık uyandırmayan şeylerin benzerlerini sunup yönetimin ilgisini çeken resim sanatı ne büyük bir kendini beğenmişlik.

Şu zavallı çocuklar, "Bu köpek benim” diyorlardı. “Orası güneşteki benim yerim.” İşte tüm dünyayı kuşatan gasbedip sahiplenme davasının nasıl başladığının en canlı timsali.

Kendi çizdikleri yüzden korkan çocuklar.

Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır.

Tanrı’yı tanımak ve O’nu sevmek arasında ne çok fark vardır.

Her seçim bir vazgeçiştir.

Tabiat boşluktan nefret eder.

0 yorum:

Yorum Gönder