18 Şubat 2013 Pazartesi

Beren saat kimdir?




Beren saat


 26 şubat 1984 Ankara'da doğdu. Liseden mezun olduktan sonra İngilizce ve İspanyolca dillerine ağırlık verdi. Halen Başkent Üniversitesi'nde öğrenim görmektedir

Dans etmek, resim yapmak, tenis oynamak ve sinemaya gitmek hobileri arasındadır.

  Türkiye'de doğdu. Sporla uğraşan bir aileden gelen Saat'in, bir abisi vardır. İlkokul, Lise ve Üniversite eğitimini Ankara'da almıştır. 

TED Ankara Koleji mezunu olan Beren Saat, Başkent Üniversitesi'nde işletme konusunda ihtisas yaparken arkadaşlarının desteğiyle, Türkiye'nin Yıldızları adlı oyuncu yetiştirip hafta sonu performanslarını değerlendiren yarışma programına katılmıştır.

Yarışmada beğeni toplamayı başararak 2. olmuştur. Yarışma programının ekibinde bulunan Tomris Giritlioğlu'nun kardeşi, ona Beren Saat'ten söz edince, oyunculuk kariyeri bu şekilde başlamıştır ve televizyon dizilerinin aranan yüzlerinden biri haline gelmiştir 

Yeşil barış(Greenpeace) nedir?


Greenpeace
 Yeşil barış

Greenpeace ( Yeşil barış) kırktan fazla ülkede şubeye ve Hollanda, Amsterdam'da uluslararası bir merkeze sahip çevreci sivil toplum kuruluşu
 Greenpeace amacının "Dünya'nın tüm çeşitliliği ile yaşamı besleme gücünü garantiye almak  olduğunu belirtir ve küresel ısınma, ormanların yok olması, aşırı avlanma, ticari balina avcılığı, genetik mühendisliği ve nükleer gibi dünya çapındaki sorunlardaki mücâdelesine odaklanır.

1971'den bu yana dünyanın dört bir yanında çevre katliamlarına karşı mücadele vermektedir. Çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmek için devletlerden, şirketlerden ya da siyasî partilerden bağış veya sponsorluk kabul etmez. Tüm çalışmalarının kaynağı bireylerden aldığı maddî ve manevî desteklerdir.

Greenpeace, gezegeni yaşanmaz hâle getiren çevre suçlarına karşı bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütür ve şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle tanıklık ederek bu suçları basın aracılığıyla gündeme getirir.
15 Şubat 2013 Cuma

Gusül (Boy Abdesti)


Gusül (Boy Abdesti)

Gasl, yıkamak demektir. Gusül ve iğtisal da, yıkanma anlamını taşır. Din deyiminde gusül: Bütün bedenin yıkanmasıdır, boy abdesti alınmasıdır. Buna taharet-i kübra (büyük temizlik) denir. Böyle bir temizliği gerektiren hal cünüplüktür. Ayrıca kadınların hayız ve nifas kanlarının sona ermesidir. Cünüplük hali ise, aşağıda açıklanacağı üzere, şehvetle meninin atılmasından ve cinsel ilişkiden meydana gelir.

Guslü Gerektiren Haller:

a. Cünüplük: Cinsî münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin vücut dışına çıkması boy abdestini gerektirir.

b. Hayız ve Nifas (Lohusalık): Hayız ve nifas hali sona erince gusül farz olur.

Şehvetle yerinden ayrılan ve şehvetle dışarıya atılan bir meniden dolayı gusletmek gerekir. Şehvetle yerinden aynlıp, şehvet kesildikten sonra dışarıya atılan meniden dolayı da, İmamı Azam ile İmam Muhammed'e göre, gusletmek gerekir. Fakat İmam Ebu Yusuf'a göre gusül gerekmez.

Rüyada şehvetle ayrılan bir meninin, şehvet kesildikten sonra dışarıya akıtılmasını sağlamak için tenasül organını tutmak ve sonra dışarıya akıtmakta, misafir ve soğukta bulunanlar için İmam Ebu Yusuf görüşünü seçmekte kolaylık vardır. Bu yönden bu görüşün tercih edilmesini uygun görenler vardır. Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Cinsel ilişki halinde sünnet yerinin veya o kadar bir kısmın duhulü ile, buluğ çağına ermiş erkek ve kadının gusletmeleri gerekir. Meninin gelip gelmemesine bakılmaz. Bunlardan yalnız biri buluğ çağına ermiş ise sadece ona gusül gerekir, diğerine gerekmez. Ancak buluğ çağına yaklaşmış bir devrede ise, yıkanmadan namaz kılmasına izin verilmez. Namaza devam için taharette tedbirli olmak lazımdır. Bu ve buna benzer hangi haller olursa olsun ihtiyat olan yol gusletmek suretiyle şüpheli hallerden sakınmaktır.

Uykudan uyanan kimse, yatağında, çamaşırında veya bedeninde bir yaşlık görünce bakılır: Eğer rüyada cinsel ilişkide bulunduğunu hatırlıyorsa, gusletmesi gerekir. Yaşlığın meni olup olmamasında şüpheye düşmesi bir önem taşımaz. Ancak ihtilam olduğunu hatırlamadığı takdirde, yaşlığın mahiyetinin ne olduğu üzerinde durulmaz ve gusül gerekmez. Çünkü akıntının şehvetle geldiği bilinmemektedir. Bu mesele İmam Ebû Yusuf'a göredir, İmamı Azam ile İmam Muhammed'e göre, gelen akıntının mezi olduğunu anlıyorsa, gusl etmesi gerekmez. Fakat meni olduğunu biliyor veya şübheye kapılıyorsa, gusletmesi gerekir. İhtiyata uygun olan da budur. Onun için fetva buna göredir.

Yatağından uyanıp kalkan kimse, ihtilam olduğunu hatırladığı halde, tenasül organında bir yaşlık görse gusletmesi gerekir. Ayakta veya oturduğu yerde uyuyan kimse, uyanıp da bu organında bir yaşlık görse, bakılır: Eğer bu yaşlığın meni olduğuna kanaati varsa veya uyumadan önce bu organı hareketsiz bir halde idi ise, gusletmesi gerekir. Fakat böyle bir kanaati yoksa ve tenasül organı da önceden uyanık durumda idi ise, gusletmesi gerekmez. Bulunan yaşlığın mezi olduğuna hükmedilir. Çünkü organın uyanık olması, mezinin çıkmasına sebeb olur.

Sarhoş veya bayılmış olan bir kimse uykusundan uyanıp da, kendisinde meni bulacak olsa, gusletmesi gerekir. Mezi bulacak olsa yıkanması gerekmez.

İdrarını yaparken, tenasül organı uyanık olduğu halde meni gelse, yıkanması gerekir. Organ uyanık olmayınca; gusletmek gerekmez, çünkü uyanıklık şehvetin bulunmasına delildir.

Bir erkek veya bir kadın rüyada ihtilam olsa da, meni dışarıya çıkmış olmasa, yıkanmak gerekmez. İmam Muhammed'e göre, böyle bir kadının ihtiyat olarak yıkanması gerekir. Çünkü kadından çıkacak bir sıvının yine ona dönmesi ihtimali vardır.

İhtilam olan veya cinsel ilişkide bulunan bir kimse, idrarını yapmadan veya çokça yürümeden veya yatıp uyumadan yıkansa da, sonra kendisinden meninin arta kalan kısmı çıkacak olsa, ikinci kez yıkanması gerekir. Fakat idrarını yaptıktan veya epeyce yürüdükten veya uyuduktan sonra şehvetsiz olarak gelecek meni guslü gerektirmez. Çünkü bu durumda o meni, yerinden, şehvet olmaksızın ayrılmış bulunur. Yine bir kadından, yıkandıktan sonra, kocasının menisi çıkacak olsa, tekrar gusletmesi gerekmez.

Bir yatakta yatıp uyuyan iki kimse, uyandıkları zaman ihtilam olduklarını hatırlamayarak yatakta meni gibi bir yaşlık görseler veya kurumuş meni görüp de o yatakta kendilerinden önce başka bir kimse yatmış olsa bu durumda meninin kime ait olduğu bilinmese, her ikisinin de ihtiyaten yıkanması gerekir.

Şehvet olmayıp da döğülmeden, ağır bir yük kaldırmadan ve yüksek bir yerden düşmeden dolayı meni gelmesiyle gusül gerekmez.
(İmam Şafî'ye göre bu hallerde de gusül gerekir.)

Yerinden şehvetle ayrılan bir meni, bedenin dışına veya dış hükmünde olan yere çıkmadıkça gusül gerekmez.

Bakire bir kızın bekaretini yok etmemek sureti ile yapılan bir ilişkide meni gelmeyince gusül gerekmez; çünkü bekaret, sünnet yerine kadar duhule engel olmuş demektir.

Cünüplük, hayız veya nefselik (loğusalık) halinde iken, gayrimüslim bir kadın veya gayrimüslim bir erkek ihtida etse, gusletmesi farz olur. Hayız veya nefseliği son bulmuş olsa da, yıkanmamış bulunsa, yine gusül gerekir. Fakat yıkanmış bulunan veya henüz cünüplük, hayız ve nefselik haline düşmemiş olan erkek veya kadın gayrimüslim ihtida etse, yıkanması mendub olur.

Gusül Nasıl Yapılır:

Gusletmek isteyen bir kimse önce besmele okur ve : "Niyet ettim Allah rızası için gusletmeye" diye niyet eder. Elleri bileklere kadar yıkadıktan sonra edep yerlerini temizler. Bundan sonra sağ avucuyla ağzına üç kere su alır ve her defasında ağzını boğazına kadar gargara şeklinde çalkalar. Oruçlu ise boğazına su kaçmamasına dikkat eder. Sağ avucuyla burnuna, genzine kadar üç defa su çeker, her defasında sol eliyle burnunu temizler. Bundan sonra tıpkı namaz abdesti gibi abdest alır.

Abdest aldıktan sonra önce başına, sonra sağ, daha sonra da sol omuza üçer defa su döker ve vücudunu yıkar. Suyu her döküşte elleriyle vücudunu iyice ovuşturur. İğne ucu kadar kuru yer kalmaksızın vücudun her tarafını güzelce yıkar. Gusülde bıyık, saç ve sakal diplerine suyun iyice işlemesi için ovuşturulur. Göbek boşluğu, küpe delikleri dikkat edilerek yıkanır. Böylece gusül abdesti almış oluruz.

Guslün Farzları:

1. Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak.

2. Burna su çekip yıkamak.

3. Bütün vücudu ıslanmayan yer kalmayacak şekilde yıkamak.

Guslün sünnetleri:

1. Gusle niyet etmek.

2. Besmele ile başlamak.

3. Bedenin bir tarafında pislik varsa onu önceden güzelce temizlemek.

4. Avret yerini yıkamak

5. Gusülden evvel abdest almak.

6. Bedenine üç defa su dökmek ve suyu bedenin her tarafına ulaştırmak.

7. Su dökünmeye baştan başlamak, sonra sağ omzuna, sonra sol omzuna dökmek ilk defa döktüğü zaman bedeni ovmak ve suyu bedenin her tarafına ulaştırmak.

8. Ayağının olduğu yere su birikirse, abdest aldığı zaman ayak yıkamasını sonraya bırakmak.
14 Şubat 2013 Perşembe

Radyasyon Çeşitleri ve zararları

Radyasyon 


 Maddenin yapı taşı atomdur. Atom ise proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ve çekirdeğin etrafında dönen elektronlardan oluşmaktadır.
Eğer herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı proton sayısından fazla ise çekirdekte kararsızlık oluşur ve fazla nötronlar parçalanır. Bu parçalanma sırasında ortaya alfa, beta, gama adı verilen ve çıplak gözle görülmeyen ışınlar çıkar.
 Bu ışınlara “radyasyon” denir.
Malesef günümüzde doğal olarak ya da teknolojik gelişmeler sonucu üretilen bir çok cihaz radyasyon yaymaktadır. Radyasyon yayan bu maddelere ise radyoaktif madde denir.
 Biz hiç farkında olmadan organlarımız, dokularımız sürekli olarak radyasyonla etkileşime girmektedir. Bu etkileşim bazen gözle görülür durumlarda olurken bazen de hiç haberemiz olmadan vücudumuzu etkilemektedir.

Radyasyon, dalga, parçacık veya foton olarak adlandırılan enerji paketleri ile yayılan enerjidir ve daima doğada var olan, birlikte yaşadığımız bir olgudur.

 Radyo ve televizyon iletişimini olanaklı kılan radyodalgaları, endüstride kullanılan x-ışınları ve güneş ışınları günlük hayatımızda alışkın olduğumuz radyasyon çeşitleridir.
Radyasyon ilk çağlardan beri vardır ancak insanlığın radyasyonu keşfetmesi 1896′da Fransız fizikçi Henri Becquerel’ın uranyum tuzunun ışınlar yaydığını farketmesiyle gerçekleşmiştir. Teknolojinin ve sanayinin gelişmesiyle de uranyum elementi kullanılmaya başlanmış ve radyasyonun etkileri giderek artmıştır.
Radyasyon Çeşitleri
A.İyonlaştırıcı Radyasyon: Girdiği ortama iyonları ayrıştıran radyasyonlara denir. İki tip iyonlaştırıcı radyasyon vardır;
1) Elektromanyetik radyasyonlar: 
Gama (Y) ve X ışınları elektromanyetik radyasyonlardır. Bunlar yüksek frekanslı görünen ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalardır ve dalga boyları çok küçük olmasına rağmen enerjileri yüksektir.
Gama (Y) Işınları: Manyetik alanda sapmadıkları için belirli bir elektrikle yüklü değillerdir. Gama ışınları elektromanyetik dalgalardan meydana gelmiştir. Radyoaktif bozunmalar ya da nükleer reaksiyonlar sonucu oluşan kararsız atom çekirdeklerinden yayılan bir çeşit elektromanyetik ışınlardır.
X Işınları: Hızlandırılmış yüksek atom numaralı elektronlar hedef seçilen atomların çekirdeklerine yaklaştıklarında, yavaşlamalar olur. Bu yavaşlamalar sonucu x ışınları oluşur.
2) Parçacıklı Radyasyon:

Alfa (α) Işınları: (+) yüklü parçacıklardan oluşur. Bu yöndeki çalışmalar alfa ışınlarının artı yüklü helyum çekirdeklerinden (He++) meydana geldiğini göstermiştir. Bir kağıt parçası veya cildimiz tarafından durdurulabilir.
Beta (β) Işınları: (+) ve (-) elektrik yüklerinden meydana gelmişlerdir. İnce bir su,metal levha yada cam tabakası bu elektronları durdurmak için yeterlidir.
Alfa ve beta ışınları atomun çekirdeğinden kaynaklanan radyoaktif ışınlardır. Her iki ışın da belirli bir kütleye sahiptir. Alfa ve beta ışınları kütleleri ve elektriksel yüklerinden dolayı, X ve gama ışınlarına göre, maddelere daha az nüfuz ederler. Ancak, bu ışınların iyonlaştırıcı etkileri daha fazladır. Nötron ve proton ise kütleleri alfa ışınlarının dörtte biri kadar olan nükleer taneciklerdir. Çeşitli nükleer reaksiyonlar sırasında çekirdekten kopan nötron ve protonlar insan sağlığı için en tehlikeli radyasyonlardır. Özellikle nötron, elektrik yükü olmadığından çok büyük nüfuz etme özelliğine sahiptir. Radyoaktif ışınların insan vücuduna etkisi bu ışınların hareketleriyle ilgilidir.
Serbest Nötronlar: Bunlar radyasyonla oluşan yüksüz parçacıklardır.Bu nedenle her maddeye kolayca girebilirler.Bunların doğrudan iyonlaştırıcı özellikleri yoktur. Ancak bu serbest nötronların,girdikleri maddelerin nötronları ile etkileşimleri sonucu, α β γ ve x ışınları gibi ışınımlar oluştururlar. Bu ışınlar ise etkileşme sonucu girdiği maddenin atomundan koparak iyonlaşmayı gerçekleştirir.
B.İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyonlar:
1.Optik Radyasyonlar:
Ultraviyole ışınları: Asıl kaynağı güneştir. UV ışınları güneş tam doğarken bolca yayılmaktadır. UV ışınları beyaz elbise giyilerek engellenebilir. Bazen bu ışınlar kar veya kumdan yansıyarak kar ve güneş körlüğü yapabilir. UV’nin derine inmesi (giriciliği) az olduğu için büyük oranda deri ve gözleri etkilemektedir. Bu nedenle deri kanserlerinin %80’i UV ışınlarından kaynaklanmaktadır.

2.EMR Nitelikli Radyasyonlar: Radyo dalgaları, mikrodalgalar, mobil ve cep telefonları, radyo FM ve TV vericileri, radarlar, trafolar, bilgisayarlar, akım taşıyan kablolar bu gruba girmektedirler.

Radyasyonun Zararları
Yukarıda bahsettiğimiz iyonlaştırıcı radyasyon, hücrenin genetik materyali olan DNA’yı parçalayabilecek kadar enerji taşımakta ve DNA’nın parçalanmasıyla hücreler ölmektedir. Bunun sonucunda doğal olarak dokular zarar görür ve kansere yol açabilir.
Çevreye rastgele atılan radyoaktif maddeler insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon canlıda genetik değişikliklere ya da vücutta kalıcı değişikliklere sebep olabilir. Radyasyonun etkileri cins, yaş ve organa göre değişmekle birlikte, çocuklar ve gelişme çağındaki gençlerde genellikle gözü etkileyerek görme bozukluğu, katarakt gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır.
Radyasyonun etkileri zamanla ortaya çıkmaktadır. Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır.
Radyasyonun çevreye zararları sınır tanımaksızın yayılmakta ve kilometrelerce uzağa etki etmektedir. En basit örnekle ukraynadaki çernobil kazası sadece ukraynada oluşan bir kaza olarak kalmamış birçok bölgeyi etkiledeği gibi Karadeniz bölgesini de etkilemiştir.



Nükleer enerji ,nedir?


Nükleer:

  Atom çekirdeği ile ilgili, çekirdeksel gibi anlamlara gelmektedir

  Geleceğin en önemli enerji kaynağı olarak kabul edilen nükleer enerji, 21. yüzyılın enerji devrimini gerçekleştirecek  . Tüm dünyada faaliyet gösteren yüzlerce nükleer satralin üstüne yenileri eklenmeye devam ediyor.
Fiziğin alt dallarından birisi olan Nükleer fiziğin konu aldığı parçacık tepkimelerine verilen genel isimdir.
İki biçimi vardır:
1- Fisyon: Madde örneğin Toryum,Uranyum kendinden daha küçük maddelere ayrışır bu sırada ısı ve ışık açığa çıkar , Bu ışıma alfa,beta ve gama dalgaları şeklinde olabilir. Tepkime bitiminde Başlangıç maddesinden eser kalmaz başka elementlere dönüşmüştür.Doğada her gün radyoaktif elementler bu tepkimeyi oldukça küçük miktarda yapmaktadır.
2- Füzyon: Madde örneğin Hidrojen kendinden daha kararlı büyük moleküle kaynaşır 2 hidrojen=1 helyum. Tepkime sırasında aşırı ısı açığa çıkar ayrıca tıpkı fisyondaki gibi ışımalar da gerçekleşir. Güneş her gün bu tepkimeyi Kontrolsüz şekilde gerçekleştirmektedir.
Nükleer enerji
Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür.
Nükleer Tıp  
Nükleer tıp, canlılara verilen radyoaktif maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya cihazlarla dışarıdan sayımı veya görüntü halinde izlenmesi veya tanımlanması ile tehşis konulmasını sağlayan tıp dalı.
Nükleer enerji santrali 
Nükleer enerji santralları, kömürle çalışan termik santrallardan pek farklı değildir. Ter­mik santrallarda kömür yakılarak su kaynatı­lır, böylece elde edilen buhar gücüyle bir türbin döndürülür ve türbin elektrik üretir. Nükleer enerji santrallarında ise, gerekli ısı atomların bir reaktörde bölünmesiyle üretilir.


Kaynak: http://nukleer.nedir
12 Şubat 2013 Salı

Küresel ısınma


               Küresel ısınma 

 Başlıcası atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisi'nin sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artışa verilen isimdir.

 İklim sistemi içsel ve insani etkiler, Güneş'in periodik aktiviteleri ve sera gazları, vb. nedenlerden etkilenmektedir. Günümüzde iklimbilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda hemfikirdirler.


Bu değişimin detaylı nedenleri açık bir araştırma alanıdır ama bilimsel çoğunluk sera gazlarının son zamanlardaki sıcaklık artışının başlıca nedeni olduğunu belirtmektedir.

KANSERİN TANIMI VE NASIL KORUNULUR


KANSERİN TANIMI:

Vücudumuzda kontrolsuz olarak büyüyen kötü huylu tümörlere kanser denir. Kanserler iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki kısma ayrılır. Kötü huylu tümörler başka dokulara ve organlara yayılma (METASTAZ) özelliği gösterirler.


 
KANSER HAKKINDA  BİLGİ:


          Kanser asrımızın en korkunç hastalıklarından biridir. Fakat kanserden korunma ve kurtulma hususunda insanlar biraz bilinçli olsalar, o kadar korkulacak bir hastalık olmadığı görülür.
           Modern Tıp mütehassıs doktorlar vasıtasıyla kansere karşı ışın ve ilaçlarla müdahele etmekte ve bu hastalığı yenmektedir. Fakat çeşitli kanser türlerine karşı yeterli olunamadığıda bilinmekte ve bir çok insanımız malesef bu hastalıktan dolayı hayatını kaybetmektedir. İstatisliklere göre kadın ve erkeklerde kanser türlerine yakalanma oranları şöyledir:


KADINLAR
                                                               ERKEKLER

% 20'si Göğüs kanseri(*)                  % 32'si Akciğer kanseri(**)
"   14'ü Rahim  kanseri                       "  10'u Prostat  kanseri
"   12'si Bağırsak  kanseri                    "  9'u Lenf  kanseri
"   9'u Lenf  kanseri                           "  9'u Bağırsak  kanseri
"   4'u Mide  kanseri                           "  5'i Mide  kanseri
"   30'u Diğer kanser türleri                   "  37'si Diğer kanser türleri


  Kadınlarda göğüs kanseri 1. sırada yer almaktadır.Bu nazik organ gerek süt bezeleri, gerekse cinsel hormanlarla yakından ilişkilidir. Bebeği erken sütten kesme ,kürtaj olma veya sık düşük yapma,göğüs kanseriyle yakından ilgilidir.

  Erkeklerde ise Akciğer kanseri başta gelmektedir. Bunun nedeni büyük oranda siğaradır. Ayrıca namüsait çalışma ortamıda buna dahil edilmelir.


  SEBEPLERİ:

         Yapılan bir araştırmaya göre Kanser olma sebepleri şöyle sıralanmaktadı r;
% 35'i dengesiz ve yetersiz beslanmeden,
% 30'u sigaradan,
% 10'u enfeksiyon hastalıklarından,
% 3'u alkolden
% 4'u mesleki hastalıklardan,
% 2'si çalışma ortamının bozukluğundan,
% 1'de gıda katkı maddelerinden   olmaktadır.

Ayrıca; Virüsler, Parazitler, Solucanların, sürekli tahriş ve yaralanmaları n,rontgen ışınlarının, küf ve mantarların ve çevresel faktörlerin kansere neden oldukları tesbit edilmiştir.

KANSERİN SEBEBLERİ   ŞÖYLE SIRALIYABİLİRİZ:

1- Kahve,
2- Alkol,
Yapılan araştırmalara göre alkol kullananlarda ; Ağız, Yemek borusu, Mide, Bagırsak, Karaciğer ve pankreas kanseri yaygın olarak görülmektedir.
3- Proteince zengin gıdalar,
4- Nişastalı, unlu ve şekerli gıdalar,
5- Aşırı ısıtılmış yağlar,
6- Hormonlu gıdalar,
7- Dengesiz beslenme,
8- Aşırı ilaç kullanma,
9 Gıdalardaki çeşitli katkı maddeleri ve selüloz.

(*) Gıdaların bozulmaması ve uzun süre muhafaza edilebilmesi için üretici firmalarca gıdalara konan maddelere kısaca katkı maddeleri denir. Bu maddelerin bir kısmı kansere sebebiyet verdiği için bazı batılı ülkelerce yasaklanmıştır. 


 Kanserin belirtilerini aşağıdaki şekilde sıralıyabiliriz; 

a) Genel sağlığın bozulması:

- ZAYIFLAMA,
- HALSİZLİK, GÜÇSÜZ DÜŞME,
- YÜZ SOLUK SARI OLUR,
- KANSIZLIK GÖRÜLÜR.

b) Sürekli hazım bozukluğu:

- İŞTAHSIZLIK,
- BULANTI,
- İNATÇI PEKLİK GÖRÜLÜR.

c) Anormal kanamalar:

- BAGIRSAK KANAMALARI
- BAYANLARDA AY HALİNİN ZAMANSIZ VE AŞIRI OLMASI.

d) Ağrılar:

- KEMİK TÜMÖRÜNDE,
- RAHİM KANSERİNDE GÖRÜLÜR,
- DİĞER KANSER TÜRLERİNDE BAŞLANGIÇTA PEK AĞRI HİSSEDİLMEZ.


 NOT: Yukardaki belirtilerde insanın muhakkak kanser hastası olduğu anlamına gelmez. Ancak bu gibi rahatsızlıkları n kanser belirtisi olabileceği düşünülmeli ve mutlaka bir sağlık kuruluşunda ciddi şekilde muayene ve tetkik yaptırılmalıdır.


  NASIL KORUNULUR

         Tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserden korunma bu konuda en iyi yoldur. Çünkü kanser görüldükten sonra ondan kurtulmak hem çok zor hemde çok masraflı olmaktadır.
         Bundan dolayı her nevi kanserden korunmak için aşağıdaki 3 önemli esasa sıkı sıkıya uymak gerekir:

1-   UYGUN BESLENME;
         Sağlığa uygun beslenmeden maksat yeterli ve dengeli beslenmedir. Bunun dışında vücudu kansere karşı koruyucu gıdaları bol bol yemek, buna karşı kanser yapıcı gıdalardan kaçınmak gerekir.
         Karaciğer yetersizliği varsa gerekli tedbirler alınmalıdır.Bu arada kanda potasyumu artıran gıdalar terk edilmeli, vucudumuzu kansere karşı koruyan magnezyumlu gıdalar sık sık yenilmelidir


2- SAĞLIK KAİDELERİNE UYMA:
         Kanser olan bir kimse sun'i gıda ve yiyeceklerden kaçınmalı tabi yiyeceklerle beslenmeye çalışmalıdır. İçilecek sular ilaçsız olmalı, boya ve muhafaza maddeleri katılmış yiyeceklerden kaçınmalıdır.
         Ayrıca bol bol çiğ sebze ve meyve yenilerek vucut temizlenmeli, şekerli ve tatlı gıdalar kesinlikle yenilmemeli.

3-RUHEN SAĞLIKLI VE GÜÇLÜ OLMA;
         Kanserden korunma ve kurtulmada moralin önemi çok büyüktür.Çünkü moral vucut direncini artırır. Üzülme ve moral çöküntüsü ise kanserlinin kanserinin hızla yayılmasına kanserli olmayan kişinin bile kanser olmasına neden olur.


  GENEL TEDAVİ VE BESLENME

         Öncelikli olarak kansere neden olan sebebler ortadan kaldırılmalı, mütehassıs bir doktor kontrolunde olunmalı ve tıbbi tedavinin yanında aşağıda genel olarak tedaviye yardımcı olacak vitaminler,minerall er ve şifalı bitkiler kulanılmalıdır.

VİTAMİNLER : 
A Vitamini
B Vitamini
C Vitamini 
E Vitamini

MİNERALLER : 
İyot
Demir
Çinko
Selenyum
Magnezyum

ŞİFALI BİTKİLER:
Kırlanğıç otu
Ökse otu
Susi
Batı Mazısı
Adaçayı
Ardıç Tohumu
Söğüt yaprağı
Isırgan otu veya tohumu (*)

SEBZE VE MEYVELER:
Tere
Karanfil
Sarmısak
Havuç
Lahana
Soğan
Kırmızı Pancar
Ispanak
Kabak
Her tür meyve(Ham olmayan)

PROTEİNLİ GIDALARDAN :

ETLER:
Haftada bir gün 100 gr yağsız dana karaciğeri.
       "          "      150 gr yağsız dana eti.
       "          "      150 gr piliç eti.
       "          "      150 gr yağsız deniz balığı.

SÜTLER:
Yağsız süt hergün bol bol içilebilir.
Beyaz az tuzlu penir.
Süt kesiği.
Günlük 2 çay bardağı yoğurt.

KARBONHİDRATLI GIDALAR

(ŞEKER ve ŞEKER SAĞLAYAN GIDALAR)


HUBUBAT-BAKLİ YATLAR:
Kepekli un ve mamülle
Esmer pirinç, yulaf unu, yulaf ezmesi.
Soya ve şekersiz mamülleri.

MEYVELER:
Hayvan gübresi ile yetiştirilmiş olgun meyveler.
Kaysı, muz, kiraz, murt, portakal, limon, elma, armut, çilek, dut, kuşburnu, ve diğerleri.
Meyvelerin taze çıkarılmış suları.

SEBZELER:
Taze fasulye, taze bezelye, soya, kırmızı pancar, marul, çiğ ıspanak, bolca kabak, 1 veya 2 adet havuç.
Bolca maydanoz.
Soğan, turp, domates ve semiz otu.

YAĞLAR:
Mısır özü ve ayçiçek yağları.
1 tatlı kaşığı sıkma zeytin yağı.

BAHARATLAR:
Malt hülasası.
Toz pakmaya.
Zerdeçal,zencefil, tarçın, karanfil, dere otu.

Yukarda saydığımız bu şeyler kanser hastaları için faydalı ve kullanılması tedavi için gerekli olan şeylerdir.

KANSERLİLERİN YEMESİ YASAK VE SAKINCALI OLAN ŞEYLER

ETLERDEN:
Tüm Yağlı etler.
Pastırma salam, sosis, sakadat, kelle, paça,işkembe.
Deniz kabuklu ürünleri ve yağlı balıklar.
Tüm av hayvanları.

SÜTLERDEN:
Yağlı süt.
Krema, Kaymak, Süt tozu, konserve süt.
2 çay bardağından fazla yoğurt.

HUBUBATLARDAN:
Beyaz un ve ürünleri.
Beyaz pirinç
Kuru fasulye, Kuru bezelye.

MEYVELERDEN:
Sun'i gübre ile yetiştirilmiş veya sık sık ilaçlanarak yetiştirilmiş meyveler.
Olgunlaşmamış tüm meyveler ve çağlaları.
Üzüm ve üzüm ürünleri.
Şekerli meyve suları.
Kestane
Şekerli kompostalar.
Fazla bal (Günlük 1 tatlı kaşığından fazla yenmez.)

SEBZELERDEN:
Patates, pazı, patlıcan, yeşil domates, mantar, konserve sebzeler,beyaz ve kırmızı lahanalar.

YAĞLARDAN:
Margarin çeşitleri.
Rafine edilmiş sıvı yağlar.
Kızartmada kullanılmış yağlar.
Hayvani yağlar.

BAHARATLAR:
Soda, maden suları, dondurma, çikolata, kakao, kahve, çay.
Alkollü içecekler.
Sirke, sirkeli turşular, hardal, acı biber.